bugün
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- icardi190525
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü14
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- futbolcu ismiyle nick almak12
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım16
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
entry'ler (947)
retrica mı kaldı dedirten adam.
yoruldum, her şey için çaba göstermekten, gösterdiğim çabanın azımsanmasından yoruldum. birinin yanında olmak isteyip ona tek bir adım atamadığım için de yorgunum.
kaybetmekten yenik düştüm.
doğru önermedir. kendimden biliyorum.
ben kimseyi aramazsam kimse beni aramıyor, beni tanımayan herkes beni seviyorken ne zaman tanıdıklaşmaya başlayınca uzaklaşıyorlar. sadece bana mı oluyor?
iç sıkıntısını gidermenin tek yolu anlatmaktır.
ne yazık ki beyni.
çok meşakatli iştir.
kulaklarının sağır, gözlerinin kör olmasını gerektirir. kalbinde bir parça merhamet, tecrübelerinde de ihanet yoksa belki mümkün olabilir. ama aksi hâlde dünyadaki en meşakat gereken işlerdendir.
kulaklarının sağır, gözlerinin kör olmasını gerektirir. kalbinde bir parça merhamet, tecrübelerinde de ihanet yoksa belki mümkün olabilir. ama aksi hâlde dünyadaki en meşakat gereken işlerdendir.
geldiğine hem sevindiğim hem üzüldüğüm mevsim kardeşimdir. çok soğuk olmazsa yeridir.
kırlardan geliyorlar, elbet kırlardan gelecekler diyen güzel ağbimiz. bir beştaş ın yapayaluğuzluğunu da papatyaya benzetir bir de yetmez kuş yemine benzetir. sümbülteber kokar elleri, canım elleri.
en iyi anlaştığım burç insanıdır.
çok konuşurlar ama sessiz bir insan olan bana iyi gelirler.
sağ olun canım ikizler burçları insanları.
çok konuşurlar ama sessiz bir insan olan bana iyi gelirler.
sağ olun canım ikizler burçları insanları.
her gün alkol almak zengin olmayı gerektirir.
insan olmak.
bu ülkede en zor şey insan olmaktır.
eğer iyi insan olursanız budala olursunuz, kötü olursanız gaddar. ortasını da bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. bu yüzden ne yaparsan yap insanlığına zeval getirir bu ülke.
bu ülkede en zor şey insan olmaktır.
eğer iyi insan olursanız budala olursunuz, kötü olursanız gaddar. ortasını da bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. bu yüzden ne yaparsan yap insanlığına zeval getirir bu ülke.
kitaptır.
önce kitap kulübü yazmayı öğrenmek ile başlayacak kulüp. eğer varsa benim de dahil olmak istediğim.
kendisi toplumun afyonudur.
niye diyerek cevap vermek istediğim.
ben bu yazıyı bu sefer sana diyecek kadar uzak olduğum kendime yazıyor olacağım. anlatmaya çalıştığım her dakika biraz daha sarpa sarıyor zihnimdeki karmaşa, çözme umuduyla kelimelere yanaşıyorum. yanına varmam ile yaptığım hatanın farkına varmam bir oluyor. kelimeleri birleştirerek bir yere varamıyorum. bazen ite kaka bu yaşa gelmiş olmama hayret ediyorum. herhangi bir şekilde yaşamışım sen de tesadüf eseri ben diyeyim bilinçsizlik, mamafih geri kalan zamanı da vur tut yitirmek istemiyorum. zaman kaygılarıma proustu şahit edip onu yanıma çekmek için binlerce sayfalık kitabını okuyorum. bu vademi doldurmam için vesile oluyor. sayesinde düşünmeyi erteliyorum. ancak her şey gibi proust da bitiyor, zaman onu da yitiriyor sürecinde. beni kendimle başbaşa bırakmak için akıyor zaman. soyutluğuna soyutluk katıyor her saniye. kinim büyüyor hayri irdala, halit ayarcıya. on sene sonra bu kayıp zamanlarımın hesabını kimden soracaksın diyorum kendime. cevap yok. tekinsiz bir sessizlik kaplıyor içimi zira ısırgan gibi batıyor sesler. cevap ararken zihnim kanıyor, bulaşıyor her yana anlamsız kelimeler... kendim ile bir yere varamıyorum.
kitaptır.
uzun zamandır varlığından keyif duymama rağmen az evvel erkan oğur dinleyip koca odada yalnız olduğumu hissedince içime hüzünü çeken bir histir. içimdekileri anlatmak istiyorum ama kimse duymasın isteğiyle beraber hasıl oluyor bu istek. derin bir sızı ve çaresizlik örneği de denilebilir. anlatmak istiyorsun ama çevrende olan kimse seni, senin istediğin gibi dinlemeyecek. seni anlayacağını düşündüğün insanlar da sen aramadan seni aramayan insanlar... oğuz atay'ın beyaz mantolu adam hikayesindeki adam gibi boşluğa yürüme hissi ile birebir örtüşüyor bu çaresizlik.